Saldırı Biremeleri, Oksilyer Mızrak Kardeşleri
Yetiştirme Maliyeti | 340 | |
Bakım Masrafı | 68 | |
Gemi Sağlığı | 501 | |
Gemi Hızı | 6 | |
Yakın Muh. Saldırısı | 25 | |
Silah Hasarı | 26 | |
Yakın Muh. Savunması | 66 | |
Zırh | 50 | |
Sağlık | 55 |
Kabiliyetler
Güçler & Zayıflıklar
- Çok zayıf omurga gücü
- Çok hafif mürettebat
- Yüksek hız
- Zayıf tokmaklama
- İyi bindirme
- İyi savunma birimi
- Düşük hasar ancak ortalama zırh delimi
- Ortalama saldırı
- Normal Moral
Tanım
Su düzeyi mahmuzları, bir tekneye ilk defa MÖ 850 dolaylarında takılmıştı. Savaş gemileri ve donanma taktikleri biçim değiştirmişti. Gemiler artık su üzerinde piyade savaşları için bir zemin değillerdi; geminin kendisi bir silaha dönüştü. Yeni gerçeklik çöktükçe gemiler değişti. Hızlı tokmaklama bir düşmanı delecek ve batıracaktı, bu nedenle daha ince, hızlı ve kullanışlı gemiler gerekiyordu. Daha fazla hıza olan talep, açıkça daha fazla küreğe ihtiyaç duyuyordu, tek dizi kürekli hızlı gemilerin uzun zaman sonra pratikten yoksun ve aptalca oldukları anlaşıldı. O zaman çözüm, ilkinin üzerine ikinci bir kürek seti yerleştirmekti, lakin kürekçilerin oturma sıralarına olanak sağlamak için iyice denkleştirilmiş bir halde. "İki kürek setli" anlamına gelen Latince bir kelime olan biremelerin, ya da Yunanca karşılığı dierelerin, daha önceki tasarımlardan, iki katı kürekçiye sahip olmaktan başka farkları yoktu. Hareket kabiliyetleri yüksek ve hızlılardı ve de savaşan bir takım taşıyabilirlerdi. Bazı uluslar, bireme mürettebatlarına ayrıca ateş çömlekleri verdiler, bu kil çömlekler yağ ve ziftle doldurulur ve tamamiyle mantıklı bir umutla, düşman gemilerini ateşe vermek için fırlatılırlardı.
Yüreğinin en derininde, Cermen kabile üyesi, bir savaşçıydı ve yalnızca savaşçıydı. Savaşmazken, başka bir savaş arardı. Bir adam yalnızca savaşta, kendisinin kabile içerisindeki mevkisini geliştirebilecek olan şan varlığını kazanabilirdi. Bu kolay bir yaşam değildi ve yalnızca en sert olanlar savaş meydanından uzakta, aylak bir hayat yaşayabilirdi. Diğerleri çalışmak, meydanlarda ve ormanlarda çabalayıp durmak, resmi bir savaşta ya da kabilenin düşmanlarına düzenlenen bir baskında kazanılacak şanı beklemek zorundaydılar.