Menzilli Kadırgalar, Oksilyer Balaer Sapancıları

Tanım

Antik dünyada bulunan tüm gemiler içerisinden, en ünlü ve tanınabilir olarak kalanı kadırga ya da trierestir. Hollywood'un neredeyse tüm "kılıç ve sandal" filmleri, bir yerlerde bir kadırga barındırırdı. Bu tekneler tamamen savaş için tasarlanmışlardı. Adını, her iki yanda taşıdığı, kürekçilere çalışmaları için alan verebilmek için, iyi ayarlanmış sütunlarla üst üste yığılmış üç kürek dizisinden alırdı. En yukarıdaki kürek dizisi, omurgadan destek alan bir çıkıntıya yerleştirilmiş bir ıskarmoz eksenine yerleştirilmişti. Bu, en yukarıdaki küreklerin, daha aşağıda olanlar dolaşmadan denize daha keskin bir açıyla ulaşabilmelerine olanak sağlardı. Yüksek hızlı vuruşlara sahip olan kadırga, gemilerin tazısıydı ve yaygın inancın aksine, tüm kürekçileri kölelerden oluşmazdı. Yunan teknelerinin içindekiler yurttaşlardı ve onlara kamçı değil, saygı gösterilirdi. Aynı zamanda daha çok iyi hava gemileriydi ve Atlantik gibi haşin denizlere uygun değillerdi; küreklerin en alçakta olanları, su düzeyinin yarım metreden daha az yukarısındaydılar. Ne var ki, bu, kadırganın diğer gemilere karşı muhteşem bir silah olmasını engellemedi: yüksek hızlı bir tokmaklama saldırısı, neredeyse tüm hedeflerin yanında bir delik açabilirdi. Bu tür, aynı zamanda farklı şekillerde kullanılabilmek için de yeterliydi, bu, onun okçular taşımasına ve küçük ağır silah parçaları tasnif edebilmesine yol açtı.

Bebeklikten başlayarak sapan kullanımlarının mükemmelleştirilmesi için yetiştirilen bu meşhur askerler, Akdeniz'in batısındaki Balear Adaları'ndan gelirlerdi. Balearlı annelerin, oğullarının bir duvarın üzerindeki ekmeği, adilane bir uzaklıktan düşürene kadar yemelerine izin vermedikleri söylenirdi. Kullandıkları sapanlar saç ve hayvan sinirinden yapılırdı ve yetişkin savaşçılar, farklı uzaklıklarda kullanılmak üzere bunlardan üç çeşit taşırlardı. Birlikte duran bir sürü sapancı, onları en iyi okçulardan bile daha ölümcül kılan, kemikleri paramparça edip zırhı delen bir atış dalgası yaratırlardı. Nitekim, Romalı general Lucius Aemilius Paullus, facia ile sonuçlanan Cannae Savaşı'nın ilk dakikalarında, başına sapan atışından ölümcül bir darbe aldı. Coğrafik konumlarına göre şaşırtıcı olmayan bir şekilde, hem Roma için hem de ona karşı olmak üzere paralı askerler olarak rağbet görmüşlerdir ve rivayete göre ödemeleri altın ya da gümüş yerine, kadınlarla yapılırdı!