Akrep Kadırgaları, Part Yaya Okçuları
Yetiştirme Maliyeti | 850 | |
Bakım Masrafı | 170 | |
Menzilli Hasarı | 40 | |
Menzil | 150 | |
Dakikadaki Atış Sayısı | 6 | |
Gemi Sağlığı | 758 | |
Gemi Hızı | 6 | |
Yakın Muh. Saldırısı | 9 | |
Silah Hasarı | 24 | |
Yakın Muh. Savunması | 13 | |
Zırh | 10 | |
Sağlık | 50 |
Kabiliyetler
- Hassas
- Yorgunluk Direnci
- Saklan(çalılık ve orman)
- Sıcak Direnci
- Alevli Atış
Güçler & Zayıflıklar
- Kötü omurga gücü
- Hafif mürettebat
- Yüksek hız
- Zayıf tokmaklama
- Ortalama bindirme
- İyi menzilli çarpışma
- Uzun menzil
- Ortalama atış hızı
- İyi hasar ancak düşük zırh delimi
- Yakın muharebede çok zayıf
- Çok düşük moral
Tanım
Antik dünyada bulunan tüm gemiler içerisinden, en ünlü ve tanınabilir olarak kalanı kadırga ya da trierestir. Hollywood'un neredeyse tüm "kılıç ve sandal" filmleri, bir yerlerde bir kadırga barındırırdı. Bu tekneler tamamen savaş için tasarlanmışlardı. Adını, her iki yanda taşıdığı, kürekçilere çalışmaları için alan verebilmek için, iyi ayarlanmış sütunlarla üst üste yığılmış üç kürek dizisinden alırdı. En yukarıdaki kürek dizisi, omurgadan destek alan bir çıkıntıya yerleştirilmiş bir ıskarmoz eksenine yerleştirilmişti. Bu, en yukarıdaki küreklerin, daha aşağıda olanlar dolaşmadan denize daha keskin bir açıyla ulaşabilmelerine olanak sağlardı. Yüksek hızlı vuruşlara sahip olan kadırga, gemilerin tazısıydı ve yaygın inancın aksine, tüm kürekçileri kölelerden oluşmazdı. Yunan teknelerinin içindekiler yurttaşlardı ve onlara kamçı değil, saygı gösterilirdi. Aynı zamanda daha çok iyi hava gemileriydi ve Atlantik gibi haşin denizlere uygun değillerdi; küreklerin en alçakta olanları, su düzeyinin yarım metreden daha az yukarısındaydılar. Ne var ki, bu, kadırganın diğer gemilere karşı muhteşem bir silah olmasını engellemedi: yüksek hızlı bir tokmaklama saldırısı, neredeyse tüm hedeflerin yanında bir delik açabilirdi. Bu tür, aynı zamanda farklı şekillerde kullanılabilmek için de yeterliydi, bu, onun okçular taşımasına ve küçük ağır silah parçaları tasnif edebilmesine yol açtı.
Doğulu okçular, geniş sayılarla kullanıldıklarında çok ağır zayiatlar verdirebilirlerdi ve bileşik yayları, onlara iyi bir menzil, isabetlilik ve delme gücü verirdi. Bileşik yay, isminin de gösterdiği gibi, pek çok materyalden yapılmaydı ve ahşap, sinir ve hayvan boynuzundan olan katmanları, onu çok etkili bir enerji depolama "zembereği" kılardı. Makul bir okçunun ellerinde, bir bileşik yayın oku, hatırı sayılır mesafelerden zincir zırhı delip geçebilirdi. Ne var ki, ıslanmak ona iyi gelmezdi. Yapımında kullanılan zamklar, nemli koşullarda kısa süre içerisinde kopup ayrılırdı. Doğunun çöllerinde bu, neredeyse hiç sorun değildi, lakin bu, bileşik yayın Avrupa'da neden hiç bir zaman benimsenmediğini açıklıyor.