Takipçi Trihemiolialar, Pontus Peltastları
Yetiştirme Maliyeti | 600 | |
Bakım Masrafı | 120 | |
Menzilli Hasarı | 41 | |
Menzil | 80 | |
Dakikadaki Atış Sayısı | 7 | |
Gemi Sağlığı | 650 | |
Gemi Hızı | 6 | |
Yakın Muh. Saldırısı | 18 | |
Silah Hasarı | 24 | |
Yakın Muh. Savunması | 40 | |
Zırh | 65 | |
Sağlık | 50 |
Kabiliyetler
- Hassas
- Yorgunluk Direnci
- Saklan(çalılık ve orman)
- Sıcak Direnci
- Alevli Atış
Güçler & Zayıflıklar
- Zayıf omurga gücü
- Orta mürettebat
- Yakalanamaz
- Zayıf tokmaklama
- Kötü bindirme
- Ortalama menzilli çarpışma
- Kısa menzil
- Seri atış hızı
- Çok iyi hasar ve zırh delimi
- Geniş kalkan
- Yakın muharebede çok zayıf
- Düşük moral
Tanım
Korsan avı için bir tekne olan "trihemiolia"yı ya da "iki buçuk"u, doğu Akdeniz'de önemli bir donanma gücü olan Rodosluların geliştirmiş oldukları düşünülür. Rodos'un, denize ve denizciliğe tamamiyle bağlı bir ada olduğu düşünülecek olursa, bu inanılabilir bir teoridir. Korsanlar, bireme ya da dieresten geliştirilmiş, iki kürek dizili bir gemi olan hemiolayı kullanırlardı; korsan avcılarının, üç kürek dizili trieres ya da kadırgaları alıp, benzer biçimde değiştirmeyi düşünmüş olmaları da mantıklıdır. Bir trihemiolia, her iki yanda yine üç kürek dizisine sahip olduğu halde, en yukarıdaki kürek dizisinin kürek sayısı yarıya düşürülmüş ve geminin ortasına yerleştirilmişti. Sonuç, üstündeki okçular için, hemiolaya karşı bir yükseklik üstünlüğü sağlayan daha kullanışlı ve hızlı bir tekneydi. Yalnızca bir adanın insan gücünü kullanabilen Rodoslular için aynı zamanda stratejik bir fayda da vardı: tam kadro kürekçilerle altı trieres savaş gemisine ya da aynı adam sayısına yedi trihemioliasa sahip olabilirlerdi. Bu faydalı tasarım, kısa bir süre içinde, Akdeniz çevresindeki diğer denizci güçleri tarafından benimsenmişti.
Bu avcı erleri, isimlerini ufak, hilâl şeklindeki deri veya hasır kalkanları 'peltai'den almışlardır. Yunan dünyasında birlikleri kalkan biçimlerine göre isimlendirmek yaygın bir alışkanlıktı. Hiç ya da çok az zırh giyerler ve üç cirit taşırlardı. Düşmanı fırlattıkları ciritlerle taciz ettikten sonra, bir misilleme saldırısı ya da kanat kuşatma harekâtı yapılamadan hızlıca geri çekilirlerdi. Ordular ve taktikler daha karmaşık bir hal alınca peltastlar göğüs göğüse mücadelelere karşı koyacak duruma geldiler ve böylesine beklentilere karşı, sert keten zırhlar giyip küçük birer kılıç kuşandılar. Yine de ciritlerini kullanmaları ve ancak o zaman yakın savaşa geçmeleri bekleniyordu. En sonunda, peltastlar daha ağır thueros için karakteristik kalkanlarını bile değiştiler. İsimleri ve savaş meydanındaki işlevleri değişmeden kaldı.